— SOS! SOS! Nokta, hat(çizgi), hat, hat, nokta nokta, nokta, hat. SOS! Tat, tââ… tat, tat, tââ… tat… SOS! Hat, hat, nokta, hat, nokta. SOS!Telsiz Unkapanı şilebinden geliyordu. En yakın liman başkanlığının telsizcisi, Unkapanı şilebine morsla sormuştu:— Ne var?Gelen cevap kısaydı:— Adalar Denizi, sıfır sıfır üç derece kuzey, sıfır sıfır bir dere
Uyumalıydım. Karnım tok, sırtım pekti. Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Üstelik elime uykuya birebir olan, kalın kitaplardan birini almıştım. Öyle büyük düşüncelerim, dertlerim de yoktu. Evet, uyumalıydım. Ama bitürlü uyuyamıyordum. Uyku tutmazsa sayı say, derler. Başladım saymaya… Bir… iki… üç… beş… on… yüz… bin̷
Adamın biri emekli olduktan sonra bir okulun yanında küçük bir ev aldı. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirdi ama okullar açılınca huzuru kaçtı.Okulların açıldığı ilk günden itibaren öğrenciler, dersten çıkar çıkmaz yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeliyorlar, anlamsız sesler çıkararak bağırıp çağrıyorlar, dayanılmaz gürültüler yapıyor
Bir gün hava çok sıcakmış. Hoca boncuk boncuk terliyormuş. Derken sokakta oynayan çocukları görmüş. Biraz serinlemek ve çocukları seyretmek için bir ağacın altına oturmuş. Cebinden mendilini çıkararak terini silmiş. Kahkahalar atarak oynayan çocukları izlemeye dalmış…Hoca, çocukları izlerken mahallenin en yaramaz çocuğu Ali, ağacın arkasından gizlice yaklaş
Kışın ortasında Nasrettin Hoca’nın arkadaşları, Hoca’nın evinde bir akşam yemeği yemek isterler. Bir plan hazırlayarak Hoca’nın yanına giderler. Fıkraİçlerinden biri:– Hocam biz bir konuda anlaşamadık. Bize yardım eder misin, der. Hoca:– Neymiş o bakalım, diye sorar. Nasrettin Hoca Fıkraları– Acaba Hoca akşam sabaha kadar şehrin dışında ateş y